40 Hadis

40 HADİS- İMAM NEVEVİ'DEN

1. Mü'minlerin emiri Ebu Hafs Ömer b. el-Hattâb'tan (R.A.) rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: Resûlullah’ı (s.a.v) şöyle derken işittim:
”Ameller niyetlere göre karşılık görür. Herkese niyet ettiği şey verilir. (Hicret ederken niyeti) Allah ve Resulü olanın hicreti, Allah ve Resulünedir. Kimin hicret ederkenki niyeti elde edeceği bir dünya malı veya evlenmek istediği bir kadınsa onun hicreti de onadır.”

2. Yine Ömer b. Hattab'tan (R.A.) nakledildiğine göre o şöyle demiştir:
”Biz bir gün Allah Resulü’nün (s.a.v) yanında otururken birden bire bembeyaz elbiseli, simsiyah saçlı, üzerinde yolculuk alametleri olmayan fakat içimizden hiçbir kimsenin de tanımadığı bir kimse çıkageldi. Doğruca Resûlullah'ın (s.a.v) yanına oturup dizlerini onun dizlerine dayadı, ellerini de dizlerinin üzerine koyarak şöyle dedi:
“Ey Muhammed (s.a.v) söyle bana İslâm nedir?” Allah Resulü (s.a.v) cevap olarak şöyle dedi:
“İslam, Allah’tan başka ilahın olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın resulü olduğuna tereddütsüz şahitlik etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı hakkı ile vermen. Ramazan orucunu tutman, gücün yettiği zaman hacca gitmendir.”
“Doğru söyledin.” dedi. Biz onun hem sorup hem de doğru söyledin diye tasdik etmesinden dolayı şaşırmıştık.
Yine devam ederek  “Söyle bana iman nedir?” diye sordu. Allah Resulü (s.a.v):
“İman, Allah’a meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, hayrı ve şerri ile kadere tereddütsüz inanmandır.” buyurdu. Adam:
“Doğru söyledin.” dedi ve sormaya devam etti:
“Söyle bana ihsan nedir?” dedi. Allah Resulü (s.a.v):
“İhsan, Allah Teâlâ'ya sanki onu görürcesine ibadet etmendir. Zira sen onu göremesen de o seni muhakkak surette görür.” buyurdu.  Adam:
“Söyle bana kıyamet ne zaman kopacak?” dedi, Allah Resulü (s.a.v):
“Bu konuda sorulan, sorandan daha bilgili değildir” buyurdu. Bunun üzerine adam:
“Öyleyse kıyametin alâmetlerinden bahset.” dedi. Efendimiz (s.a.v) de şöyle buyurdu:
“Cariyenin efendisini doğurması, ayakkabısız ve baldırı çıplak koyun çobanlarının bina yapma yarışına girdiklerini görmendir.” buyurdu.
Daha sonra adam oradan ayrıldı. Ben bir süre bekledim. Sonra Allah Resulü (s.a.v):
“Ey Ömer! Biliyor musun soru soran kim idi?” buyurdu.
“Allah ve Resulü daha iyi bilir” dedim. Efendimiz (s.a.v) de:
“O Cebrail’di. Size dininizi öğretmek üzere geldi.” buyurdu.

3. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Ömer b. Hattab (R.A.) şöyle demiştir:
Resûlullah'ı (s.a.v) şöyle derken işittim:
“İslâm beş şey üzerine bina edilmiştir: Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in onun peygamberi olduğuna şahadet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, Kâbe’yi haccetmek, Ramazan’da oruç tutmak.”   

4. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mes'ud (R.A.) şöyle demiştir: Doğru ve doğruluğu tasdik edilmiş Allah Resulü (s.a.v) şöyle buyurdu:
”Şüphesiz sizden birinizin anne karnında yaratılması, kırk gün nutfe (kan pıhtısı) sonra o kadar bir sürede alaka (bir parça et) halini, sonra o kadar bir sürede mudga (organların belirginleşmiş hali) halini alır. Sonra Melek gönderilir ve kendisine ruh üfürülür. Meleğe dört şey (kelime) emredilmiştir. O kişinin rızkını, ecelini, amelini, şaki mi saîd mi (iyi mi kötü mü) olacağını yazması. Kendisinden başka ilah olmayan Allah'a (c.c) yemin olsun ki biriniz (ömrü boyunca) cennetliklerin yaptıklarını yapar hatta kendisi ile cennet arasında bir arşın kadar bir mesafe kalır. Fakat kitap (Allah’ın takdiri) onu geçer ve cehennemliklerin yaptığı bir işi yapar ve cehenneme girer.  Yine biriniz ömrü boyunca cehennemliklerin yaptıklarını yapar hatta kendisi ile cehennem arasında bir arşın kadar bir mesafe kalır. Fakat kitap onu geçer ve cennetliklerin yaptığı bir işi yapar ve cennete girer.”

5. Müminlerin annesi Ümmü Abdullah Aişe (R.A.) şöyle dedi: Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu:
“Kim bizim şu dinimize onda olmayan bir şeyi sokarsa o reddedilir.”
Müslim'in rivayetinde de: 
“Kim bir işi bizim yapmadığımız şekilde yaparsa o, reddolunur.”

6. Ebu Abdullah Numan b. Beşir (R.A.) şöyle dedi: Resûlullah'ı (s.a.v) şöyle derken işittim:
”Şüphesiz helal da bellidir, haram da bellidir. Bunların dışında bazı şeyler de vardır ki şüphelidir. Bunları insanların birçokları bilmez. Kim şüpheli şeylerden sakınırsa dinini ve ırzını korumuş olur. Kim de şüpheli şeyleri işlerse harama düşer. Bir koru etrafında hayvan otlatan ve hayvanların da oraya neredeyse kaçması yakın olduğu gibi. Dikkat; her hükümdarın bir koruluğu vardır. Allah'ın koruluğu haramlarıdır. Dikkat edin! Bedende bir et parçası vardır ki o iyi olursa bütün beden iyi olur. Bozuk olursa bütün beden bozulur. Dikkat edin o kalptir."

7. Ebu Rukayyete Temim b. ed-Dâri (R.A.) şöyle dedi: Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu:
“Din nasihattir.” Dedik ki:
“Ya Resûlullah! Kimin için?” Dedi ki:
“Allah'a, kitabına, peygamberlerine, müslümanların ileri gelenlerine ve bütün müslümanlaradır.”

8. İbn Ömer’den (R.A.) nakledildiğine göre Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Ben insanlar, Allah'tan başka ilah almadığına ve Muhammed'in Allah’ın peygamberi olduğuna şahadet edip, namazı dosdoğru kılıp, zekâtı hakkıyla verinceye kadar onlarla savaşmakla emrolundum. Bunları yaptıkları takdirde benden canlarını ve mallarını korumuş olurlar. Ancak İslâm'ın hakkı müstesna. Onların hesabını görmek Allah'a kalmıştır.”

9. Ebu Hureyre Abdurrahman b. Sahr (R.A.) şöyle diyor: Allah Resulü (s.a.v) şöyle buyururken işittim:
”Size yasakladığım şeylerden şiddetle kaçının. Emrettiğim şeyleri de gücünüz yettiği nispette yapın. Şüphesiz sizden önceki ümmetler, çok soru sormaları ve peygamberleri hakkında şüpheye düşmeleri sebebi ile perişan oldular.”


10. Ebu Hureyre'nin (R.A.) şöyle dediği nakledilmiştir: Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu:
“Şüphesiz Allah Teâlâ güzeldir ve ancak güzel olanı kabul eder. Allah müminlere, peygamberlere emrettiği şeyleri emretmiştir. O, peygamberlere şöyle demiştir:
"Ey peygamberler, hoş olan şeylerden yiyiniz. Salih amel işleyiniz.” Yine Allah Teâlâ:”Ey iman edenler, size rızık olarak verdiklerimizin temiz olanlarından yiyiniz.” buyurmuştur.
Sonra Efendimiz (s.a.v.), uzun bir yolculukta saçı başı dağınık, ayakları toplu olduğu halde ellerini kaldırıp, “Yâ Rab, yâ Rab,” diye dua eden bir adamdan bahsetti. “Oysa onun yediği haram, içtiği haram, giydiği haramdır. Haramla beslenmiştir. Bunun duası nasıl kabul olunur?”

11. Allah Resulü’nün (s.a.v) Reyhan kokulu torunu Ebu Muhammed Hasan b. Ali b. Ebu Talib (R.A.) şöyle diyor:
Allah Resulü’nden şunu ezberledim:
”Seni şüpheye düşüren şeyleri bırak, şüphelendirmeyenlere bak.”

12. Ebu Hureyre’den (R.A.) şöyle dediği nakledilmiştir: Allah Resulü (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
”Kişinin iyi bir müslüman olduğunun alâmetlerinden birisi de onun kendisini ilgilendirmeyen şeyleri (mâla ya'ni) bırakmasıdır.”

13. Allah Resulü’nün (s.a.v) hizmetçisi Ebu Hamza Enes b. Mâlik, Efendimiz'in (s.a.v) şöyle buyurduğunu nakleder:
“Sizden biriniz kendisi için istediğini kardeşi için de istemedikçe (gerçek manada) iman etmiş olmaz.”

14. Ebu Mesud’dan (R.A.) nakledildiğine göre Allah Resulü (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Şu üç şeyden biri olmadıkça Müslümanın kanının akıtılması helâl olmaz: Evli iken zina etmek, haksız yere adam öldürmek, dininden dönüp cemaati terk etmek.”

15. Ebu Hureyre’nin (R.A.) rivayet ettiğine göre Allah Resulü (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Allah'a ve ahirete inanan ya hayır söylesin ya da sussun. Allah’a ve ahirete inanan, komşusuna ikramda bulunsun. Allah'a ve ahirete inanan misafirine ikram etsin.”

16. Ebu Hureyre (R.A.) şöyle demiştir:
“Bir adam Allah Resulü’ne (s.a.v) gelerek:
“Bana nasihatte bulun.” dedi. Efendimiz de (s.a.v):
“Kızma!” buyurdu. Ve tekrar tekrar “kızma” buyurdu.

17. Ebu Ya’la Şeddad b. Evs’in (R.A.) rivayet ettiğine göre Allah Resulü (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
”Allah (c.c) her şeye karşı iyi muameleyi emir buyurmuştur, öyle ise öldürürken bile güzel öldürün. Sizden biriniz hayvan keserken bıçağını bilesin ve keseceği hayvanı rahatlatsın.”

18. Ebu Zerr Cündüb b. Cünâde ve Ebu Abdurrahman Muaz b. Cebel (R.A.) Allah Resulü’nün (s.a.v) şöyle buyurduğunu nakletmişlerdir:
”Nerede olursan ol, Allah’tan kork. Yaptığın her kötülüğün peşinden onu silecek bir iyilikte bulun ve insanlara karşı güzel ahlak ile muamele et.”

19. Ebu’l Abbas Abdullah b. Abbas’ın (R.A..) şöyle dediği rivayet edilmiştir:
Ben bir gün Peygamber’in (s.a.v) bineğinin terkisinde idim. Bana söyle dedi:
“Delikanlı! Sana birkaç kelime öğreteyim. Onları iyice ezberle ve tatbik et ki Allah da (c.c) seni korusun, gözetsin. Onları ezberle ki, her yerde Allah’ı bulasın. Bir şey istediğinde Allah’tan iste. Yardıma muhtaç olduğunda Allah’tan yardım iste. Şunu iyice bil ki bütün insanlık sana fayda vermek için bir araya gelse ancak Allah’ın (c.c) sana takdir ettiği kadar bir fayda verebilirler. Yine sana bir zarar vermek için bir araya gelseler, ancak Allah'ın sana takdir ettiği kadar zarar verebilirler. Kalemler kaldırılmış, sayfalar kurumuştur.”

20. Ebu Mes’ud Ukbe b. Amr el-Ensârî el-Bedrî’nin (R.A.) söylediğine göre Allah Resulü (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
” İlk peygamberlik sözlerinden insanların hatırında kalan; “Utanmıyorsan dilediğini yap.” sözüdür.”

21. Ebu Amr (Ebu Amra) Süfyan b. Abdullah (R.A.) şöyle demiştir: Allah Resulüne şöyle dedim:
“Ey Allah’ın Resulü! Bana İslâm ile ilgili bir söz söyle ki, İslam hakkında başkasına soru sormayayım.” O da cevaben şöyle buyurdu:
“Allah'a iman ettim de, sonra da dosdoğru ol.”

22. Ebu Abdullah Câbir b. Abdullah’ın (R.A.) naklettiğine göre bir kişi Allah Resulüne şöyle sordu:
“Farz namazları kılsam, Ramazan orucunu tutsam, helâli helâl bilsem, haramı haram bilsem, bunlardan başka da hiçbir şey yapmasam cennete girer miyim?” Efendimiz de (s.a.v) cevap olarak:
“Evet.” buyurdu.

23. Ebu Malik Haris b. Asım el-Eşari’den (R.A.) rivayet edildiğine göre Allah Rasülü {s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Temizlik imanın yarısıdır. “Elhamdülillah” mizanı doldurur, “Sübhanallahi ve’l-hamdülillahi” gök ile yer arasını doldururlar (veya) doldurur. Namaz nurdur. Sadaka iman için delildir. Sabır ziyadır. Kur’an senin lehinde veya aleyhinde delildir. Herkes nefsini satmak üzere işine gider. Ya nefsini kurtarır ya da helak eder.”

24. Ebu Zerr el-Gıfari’nin (R.A.) Hz. Peygamber’den (s.a.v) naklettiğine göre, Efendimiz (s.a.v) Rabbi’nin bir Hadis-i Kudsî’de şöyle buyurduğunu nakletmiştir:
”Ey kullarım, ben kendime zulmü haram kıldım ve zulmü sizin aranızda da haram kıldım, o halde birbirinize zulmetmeyiniz.
Ey kullarım, benim hidayete ulaştırdıklarım dışında hepiniz dalalettesiniz. O halde benden hidayet isteyin, ben de size hidayet vereyim.
Ey kullarım, benim duyurduklarım dışında hepiniz açsınız. Benden yiyecek isteyiniz, size yiyecek vereyim.
Ey kullarım, benim giydirdiklerim dışında hepiniz çıplaksınız, benden giyecek isteyiniz size giyecek vereyim.
Ey kullarım, siz gece gündüz hata işlersiniz. Bense günahların tamamını bağışlarım. Benden af isteyin, sizi bağışlayayım.
Ey kullarım, sizin bana zarar vermeye gücünüz yetmez ki bana zarar veresiniz. Bana fayda sağlamaya gücünüz yetmez ki bana fayda sağlayasınız.
Ey kullarım, sizden öncekileriniz ve sizden sonrakileriniz; insanlarınız ve cinleriniz hepsi birden sizin en muttaki olanınız gibi kalbe sahip olsa yine bu benim mülkümde hiç bir şey arttırmaz.
Ey kullarım, sizden öncekileriniz ve sizden sonrakileriniz; insanlarınız ve cinleriniz hepsi birden sizin en facir olanınız gibi kalbe sahip olsa yine bu benim mülkümde hiç bir şey arttırmaz
Ey kullarım, sizden öncekileriniz, sizden sonrakileriniz; insanlarınız ve cinleriniz hep beraber bir yerde toplansalar da benden istekte bulunsalar onların her birinin isteklerini yerine getirsem bundan dolayı da benim hazinemden, denize sokulup çıkarılan iğnenin denizden eksilttiği kadar bir şey ancak eksilir.
Ey kullarım, sizin bu yaptıklarınızı ben kayıt altına alırım. Bunlara göre de karşılığını veririm. Kim bir hayırla karşılaşırsa Allah’a (c.c) hamd etsin. Kim de hayırdan başka bir şeyle karşılaşırsa, kendisinden başkasını kınamasın.”

25. Yine Ebu Zerr’den (R.A.) rivayet edildiğine göre, Allah Resulü’nün (s.a.v) ashabından bir gurup Peygamber’e (s.a.v) şöyle demişlerdi:
“Ya Resûlullah! Mal sahibi kimseler ecirlerin tamamını alıp götürdüler. Onlar bizim gibi namaz kılıyorlar, bizim gibi oruç tutuyorlar ve mallarının fazlasını da sadaka olarak veriyorlar.” Bunun üzerine Efendimiz (s.a.v):
“Allah (c.c) sizin için de sadaka olarak vereceğiniz şeyler hazırlamamış mı? Şüphesiz her bir tesbih bir sadaka, her bir tekbir bir sadaka, her bir hamd bir sadaka, her bir tehlil (Kelime-i Tevhid) bir sadaka, iyiliği emretmek, birinizin eşi ile cimada bulunması bir sadakadır.” buyurdu. Bunun üzerine ashab:
“Ya Resûlullah, birimiz şehvetinden dolayı; hanımı ile cimada bulunsa bundan da sevap olur mu?” deyince Efendimiz:
“Şayet o kimse şehvetini haram bir yolla tatmin etseydi bir günah işlemiş olmaz mıydı? Aynı şekilde helâl bir yolla şehvetini tatmin ederse de ona sevap vardır.” buyurdu.

26. Ebu Hureyre’den (R.A.) nakledildiğine göre o şöyle demiştir. Allah Resulü (s.a.v) şöyle buyurdu:
“Üzerine güneş doğan her günde insanların her bir eklemi için birer sadaka gerekir. İki kişinin arasını yapman sadakadır. Bineğine binmek isteyen birine yardım ederek onu bineğine bindirmen ve ya eşyasını ona yüklemen sadakadır. Güzel söz sadakadır. Namaza gitmek için attığın her bir adım sadakadır. Yoldan eziyet veren şeyleri kaldırman da sadakadır.”

27. Nevvâs b. Semân (R.A.) Resûlullah’ın (s.a.v) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
“Birr (salih amel ve takva), ahlâk güzelliğidir. Günah ise insana rahatsızlık veren ve başkalarının bilmelerini istemediğin şeylerdir.
Vâbısa b. Ma’bed (R.A.) da şöyle demiştir: Resûlullah’ın (s.a.v) yanına gelmiştim. Bana:
“Birr’in ne olduğunu sormak için geldin değil mi?” dedi. Ben de,
“Evet” dedim. Dedi ki:
“Kalbine sor. Birr; nefisin huzur bulduğu, kalbin de rahatladığı şeydir. Günah ise; sana fetva vermişlerse de huzursuzluk veren ve kalpte tereddüt meydana getiren şeylerdir.”

28. Ebu Necid Irbad b. Sâriye’den (R.A.) şöyle nakledilmiştir: Allah Resulü (s.a.v) bize bir keresinde va’zü nasihatta bulundu. Bu vaazın etkisi ile kalpler ürperdi, gözler yaşla doldu. Bunun üzerine biz:
“Ey Allah’ın Resulü, bu (konuşma) sanki veda edecek birinin konuşması gibi. Bize tavsiyelerde bulun”, dedik. Dedi ki:
“Size, Allah’tan korkmanızı ve başınızdaki bir köle de olsa emirlerini dinleyip itaat etmenizi tavsiye ederim. İçinizden her kim o zamana yetişirse birçok ihtilaflar görecek. O zamanda sünnetime ve doğru yola iletilmiş Raşit halifelerin sünnetine sarılın. Ona sıkı sıkıya yapışın. Bid’atlerden sakının. Çünkü her bid’at azgınlıktır.”

29. Muaz b. Cebel’den (R.A.) nakledildiğine göre o şöyle demiştir:
“Dedim ki:
“Ey Allah’ın Resulü (s.a.v), beni cennete sokacak ve cehennemden uzaklaştıracak ameli haber verir misin?” Efendimiz (s.a.v) cevaben buyurdu:
“Çok büyük bir şey istedin. O, Allah’ın (c.c) kendisine kolaylaştırdıkları kimselere kolaydır. Allah’a ibadet edersin. Hiç bir surette ona şirk koşmazsın. Namazı dosdoğru kılarsın, zekâtı verirsin. Ramazan orucunu tutar, Kâbe’yi tavaf edersin.” Sonra şöyle dedi:
“Sana hayır kapılarını göstereyim mi? Oruç kalkandır. Zekât suyun ateşi söndürdüğü gibi günahları söndürür. Sonra “Onlar, korkarak ve ümid ederek Rablerine ibadet etmek için yataklarından kalkarlar. Kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden de Allah için harcarlar. Hiç kimse, yapmakta olduklarına karşılık olarak, onlar için saklanan göz aydınlıklarını bilemez.” Ayetini okudu. Sonra şöyle buyurdu:
“Sana din işinin başını, direğini ve en doruk noktasını bildireyim mi?" Dedim ki:
“Evet, ey Allah’ın Resulü.” O da:
“İşin başı İslâm, direği namaz, doruk noktası ise cihaddır.” Sonra şöyle devam etti:
“Bütün bunların hepsinin özünü söyleyeyim mi?" buyurdu. Dedim ki:
“Evet, ey Allah’ın Resulü.” Dilini eliyle tuttu ve:
“İşte bunu tut ” buyurdu. Ben:
“Ey Allah’ın Resulü, biz söylediklerimizden dolayı da mı hesaba çekileceğiz?” dedim.
Efendimiz bunun üzerine şöyle buyurdu:
“Annesi kaybedesice, insanları cehenneme yüzleri üstü veya burunları üstü sürükleyen ancak dillerinin topladıklarıdır.”

30. Ebu Salebe el-Huşeni, Cürsüm b. Naşir (R.A.) Allah Resulün’den (s.a.v) şöyle nakletmiştir:
” Allah-u Teâlâ (c.c) kullarına bazı şeyleri farz olarak emretmiştir. Onları zayi etmeyiniz. Belirli hudutlar tayin etmiştir. Onları ihlal edip aşmayın. Bazı şeyleri ise haram kılmıştır. Onlara yaklaşmayınız. Bir kısım şeylere unutmaksızın, sizlere merhamet olsun diye sessiz kalmıştır. Siz de onları araştırıp durmayın.”

31. Ebu’l-Abbas Sehl b. Sa’d es-Sâidî’den (R.A.) şöyle nakledilmiştir:
Hz. Peygamber’e (s.a.v) bir adam geldi ve şöyle dedi:
“Ya Resûlullah, bana öyle bir amel söyle ki, onu yaptığımda beni hem Allah hem de insanlar sevsin.” Bunun üzerine Efendimiz (s.a.v):
“Dünyaya gönül bağlama, seni Allah sevsin; insanların elindekilere kıymet verme (göz dikme), insanlar seni sevsin.” buyurdu.

32. Ebu Said Sa’d b. Malik b. Sinan el-Hudrî (R.A.) Resûlullah’ın (s.a.v) şöyle buyurduğunu nakletmiştir:
“Zarar vermek yoktur. Zarara zararla karşılık vermek de yoktur.”

33. İbn-i Abbas’tan (R.A.) nakledildiğine göre Allah Resulü (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“İnsanlara, iddia ettikleri her şey verilseydi; bazı kişiler bir kavmin mallarını ve kanlarını isterlerdi. Fakat delil getirmek iddia edene, yemin etmek ise inkâr edene düşer.”

34. Ebu Said el-Hudrî (R.A.) o şöyle demiştir:
“Resûlullah’ı (s.a.v) şöyle buyururken işittim:
“Hanginiz Allah’ın razı olmadığı bir şey görürse onu eli ile düzeltsin. Eğer eli ile düzeltmeye gücü yetmezse dili ile düzeltsin. Buna da gücü yetmeyen kalbi ile buğzetsin. İşte bu imanın en zayıfıdır.”

35. Ebu Hureyre’den (R.A.) nakledildiğine göre o şöyle demiştir: Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurdu:
“Başkalarına hased etmeyiniz. Almak istemediğiniz halde fiyat yükseltmeyiniz. Birbirinize buğz etmeyiniz, birbirinize sırtınızı dönüp küs durmayınız. Birinizin yaptığı pazarlık üzerine pazarlık yapmayınız. Allah’ın kulları, kardeş olunuz. Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu terk etmez. Ona yalan söylemez, onu hakir görmez. Göğsünü işaret ederek üç defa: Takva işte şuradadır. Kişiye, günah olarak müslüman kardeşini hakir görmesi yeter. Müslümana, bütün müslümanların kanı, malı ve ırzı haramdır”.

36. Ebu Hureyre’den (R.A.) nakledildiğine göre Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Kim dünyada bir müminin sıkıntılarından birini giderirse Allah da (c.c) onun kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim bir mağdura yardımcı olursa, Allah (c.c) dünya ve ahirette onun işlerini kolaylaştırır. Kim bir müslümanın kusurunu örterse Allah da (c.c) dünya ve ahirette onun kusurlarını örter. Kişi, kardeşine yardımda bulunduğu müddetçe Allah da (c.c) ona yardımda bulunur. Kim, ilim için yola düşerse Allah (c.c) onun için cennetin yollarını kolaylaştırır. Allah’ın evlerinden birinde toplanıp orada Allah’ın kitabını okuyan ve onu aralarında müzakere eden hiçbir topluluk yoktur ki üzerlerine sekinet (hoşnutluk vakar) inmesin, rahmet onları sarmamış olsun, melekler onları kuşatmamış olsun, Allah-u Teâlâ o topluluğu yanında bulunanlara anlatmamış olsun. Kimi ameli geri bırakırsa nesebi onu ileri götürmez.”

37. İbn-i Abbas’tan (R.A.) rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.v) bir Hadis-i Kudsi’de Allah’ın (c.c) şöyle buyurduğunu nakleder:
”Allah (c.c), hasenatı (sevap) da seyyiatı (günah) da yazmış ve bunları açıklamıştır. Kim bir hasene yapmaya niyet eder fakat yapamazsa Allah (c.c) onu tam bir hasene olarak yazar. Kim bir hasene yapmaya niyet eder ve yaparsa, ona da Allah (c.c) katında on sevaptan yedi yüz misline hatta kat kat daha fazlasına kadar hasene yazılır. Kim bir seyyiata niyet eder fakat yapmazsa, Allah (c.c) ona tam bir hasene verir. Seyyiatı yapmaya niyet eder ve yaparsa ona da sadece bir seyyiat yazar.”

38. Ebu Hureyre’den (R.A.) nakledildiğine göre Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Allah (c.c) şöyle buyurmuştur:
“Kim benim bir velime bir düşmanlık yaparsa ben de ona harp açarım. Kulum bana, kendisine farz kıldığım şeyler sayesinde yaklaşmasından daha sevimli hiçbir şeyle bana yaklaşamaz. Kulum bana nafile ibadetlerle yaklaşmaya devam ederse ben de onu severim. Ben onu sevdiğim zaman da onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı olurum. Benden bir şey istese muhakkak veririm. Bana sığınırsa onu muhakkak korurum.”

39. İbn-i Abbas’tan (R.A.) nakledildiğine göre Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Allah (c.c.) benim için ümmetimin sehven veya unutarak yaptığı veyahutta cebren yaptırılan şeylerden ortaya çıkan günahları bağışlamıştır.”

40. İbn-i Ömer’den (R.A.) nakledildiğine göre Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
Resûlullah (s.a.v) omuzumdan tuttu ve şöyle buyurdu:
“Dünyada sanki bir yabancı veya yolcu imişsin gibi ol. ”
İbn-i Ömer (R.A.) şöyle derdi:
“Akşama ulaşırsan sabahı bekleme. Sabaha çıkarsan akşamı bekleme. Sıhhatinden hastalığına, hayatından ölümüne bir şeyler al”.

41. Ebu Muhammed Abdullah b. Amr b. el-As’tan (R.A.) rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Sizden birinizin hevaları (arzu ve istek), benden gelene uymadıkça gerçekten iman etmiş olmaz.”

42. Hz. Enes’ten (R.A.) rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.v) şöyle demiştir: Resûlullah’ı (s.a.v) şöyle derken işittim:
”Allah (cc) şöyle demiştir: Ey Âdemoğlu, sen bana dua edip benden affını dilediğin müddetçe işlediğin bütün günahlarını bağışlarım, yaptıklarına aldırmam. Ey Âdemoğlu, günahların gökyüzüne ulaşsa sonra benden af dilesen seni affederim. Ey Âdemoğlu, bana şirk koşmadığın halde, yeryüzü dolusu günah ile gelsen ben sana yeryüzü dolusu mağfiretle gelirim.”